Meydana gelen depremler yıkıcı etkilerinin yanı sıra insanlarda psikolojik yıkıma da neden olurken, Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya psikolojik olarak etkilenen insanlara tavsiyelerde bulundu.

Geçtiğimiz yıl şubat ayında meydana gelen iki büyük depremin ardından ülkenin birçok noktasında çeşitli büyüklüklerde depremler meydana geliyor. Asrın felaketi olarak adlandırılan ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş depremleri sonrası insanlarda psikolojik travmalar yaşanıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Sivas Medicana Hastanesi’nde görev yapan Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, “Deprem oluştuğu şehirlerde yıkımlara neden olurken, insan psikolojisini de yıkıma uğratan doğal bir afettir” dedi.

“İnsanlar şok, pasifleşme ve kabullenme süreci geçiriyor”

Depremin beklenmedik anda oluşan bir doğal afet olduğunu dile getiren Özkaya, “Beklenmedik anlarda insanların olumsuz bir tepki vermesi de aslında bizim beklediğimiz bir şeydir. Stres bozuklukları, korku, heyecan, keder, uyku bozuklukları, yeme problemleri, depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi çeşitli psikolojik problemler görülmektedir. Depremden sonra insanlar şok, pasifleşme ve sonrasında da kabullenme sürecini geçiriyorlar. Bu süreçler her insanda farklılık gösteriyor. Ama insanlar bu süreci yaşıyorlar. İnsanların sığındığı yerler yuvalarıdır. Daha önce deprem gibi büyük bir doğal afet yaşamadılarsa, bulundukları yerde bir yıkım yaşadıkları zaman bulundukları alanı beyinlerinde güvenli değilmiş gibi algılıyorlar. Böylece psikolojik sıkıntılar yaşıyorlar. Biz stres anındayken savaş, kaç veya donma tepkisini gösteriyoruz. Depremden sonra da insanların bu tepkileri göstermesi beklediğimiz şeyler arasındadır” dedi.

“Duygularımızla yüzleşmekten kaçınmayalım”

Merdiven altı ’Anestezi’ uyarısı: "Ölümle sonuçlanabilir” Merdiven altı ’Anestezi’ uyarısı: "Ölümle sonuçlanabilir”

Depremi kabullenmenin zor ama imkansız olmadığını ifade eden Özkaya, “Zor bir süreç. Eğer bunu tek başımıza yapamıyorsak destek almamız lazım. Sevdiğimiz insanlarla yaşadığımız duygu ve düşüncelerimizi paylaşmamız gerekiyor. Paylaştığımız zaman içimizdeki stres, korku, keder azalmaya başlıyor. İnternette dolaşan her şey doğru değil. Haberler bizim kaygı ve anksiyetemizi daha çok artırıyor. Mümkün olduğunca doğru olmayan haberlerden uzak durmamız gerekiyor. Gerekiyorsa bu izleme durumlarını azaltmamız gerekiyor. Günlük aktivitelerimize biraz daha ağırlık vererek hayatımıza devam etmemiz lazım. Uyku ve beslenmeyi daha düzenli yapabiliriz. Sevdiğiniz bir aktivite varsa hayatımıza onları daha çok katabiliriz. Buradaki amaç yaşadığımız psikolojik sorunlardan kendimizi biraz daha uzaklaştırmak. Nefes egzersizini çok öneriyoruz. Duygularımızla yüzleşmekten kaçınmayalım. En önemlisi bu korkuyu yenmeye odaklanmamız lazım” ifadelerine yer verdi.